Cinsel Sorunlar Nasıl Başlar?

Cinsel Sorunlar Nasıl Başlar?

Başlangıçta sorun yalnızca fiziksel olsa da, cinsel sorunların hemen hepsinde kişinin başarısızlık korkusu, sorunu ağırlaştırır.

  • Yeni doğum yapmış, vajinasındaki yara izleri yeni kapanan bir anne, doğumdan sonra canını çok yakan ve ona doğumla ilgili bütün güçlükleri adeta yeniden yaşatan bir cinsel birleşme denemesi yaşamışsa, daha sonra cinsel ilişki düşüncesi bile kasılıp kalmasına yeterli olabilir.
  • Çok çalıştığı ya da fazla alkol aldığı için birbiri ardına iki kez sertleşme sorunu yaşayan orta yaşlı bir erkek, bir sonraki cinsel birleşme denemesine bir sınav gibi yaklaşacaktır. ” Bu kez de başaramazsam ne yaparım bilmem” düşüncesi, sınavındaki en belirgin cümledir. Başarma baskısı mantıksızca artar, başarısızlık korkusu egemen olur, kişi cinsel birleşme sırasında gevşeyemez ve elbette korktuğu yine başına gelir. Kadın da çok gerildiği ve erkekte sertleşme olmadığı için cinsel ilişkiyi bir eziyet gibi yaşamaya başlar. Böylece ikisi de ciddi bir sorunları olduğuna inanırlar ve kısırdöngü iyice yerleşir. Neler olup bittiğinin farkında olunsa bile, böylesine bir kısırdöngünün kırılması, şaşırtıcı ölçüde güç olabilir. Kişinin özgüvenini yitirmesi ve yetersizlik duygusuyla kilitlenmesi son derece kolaydır ve her cinsel ‘başarısızlıkta’ bu pekişecektir. Anlayışlı bir eş yardımcı olabilir, ama genellikle eş de bu arada kendi yetersizlik duygularıyla uğraşmaktadır: ” Neden artık benimle sevişmek istemiyor ? Artık çekici değil miyim? Başkasıyla ilişkisi mi var? ” Dolayısıyla cinsel terapide özellikle eşlerin bu negatif duygularını ifade etmelerine olanak vermek, kendilerini sürekli geriye çeken bu kısırdöngüden çıkmalarını ve başarma baskısı olmaksızın birbirlerinin fiziksel yakınlığından hoşlanmayı öğrenmelerini sağlamak amaçlanır.
  • Cinsel terapistler olarak bizler, genellikle duyulara odaklanma egzersizlerinden yararlanarak, çiftlerin yavaş yavaş gevşemelerine ve bir zamanlar yaşadıkları hazzı ve güveni yeniden kazanmalarına yardım etmeye çalışırız.
  • Günümüzde bilgiye erişim noktalarının daha fazla olmasına karşın, insanların çoğu anatomiden ( özellikle kadın cinsel organının anatomisinden) doğurganlığa ya da prezervatifi doğru takma yöntemine kadar cinsellikle ilgili birçok konuda yeterince bilgi sahibi değildir. Çoğu kişi arkadaşlarından ya da magazin dergilerinden her zaman da doğru olmayan bilgi kırıntıları toplamaktadır. Doktorlar sık sık, cinsel birleşme sırasında eşlerin vajinada bir ‘ yumru ‘ hissettiğini söyleyen kadınlarla karşılaştıklarını belirtmektedirler. Muayenede bu yumrunun vücudun normal bölümlerinden biri olan rahim boynu (serviks) olduğu anlaşılmaktadır. Özellikle kadınlar kendi anatomilerini tanımadan büyüyebilmektedirler.
  • Ayrıca bazı kişilerin cinsellik konusunda kapalı ve çekingen bir yapısı vardır. Bunda kültürün, dinin ya da yetiştirilme biçiminin rolü olabilir. Örneğin birçok dinde cinsel birleşmenin ne zaman yapılabileceği ve adet kanamaları sırasında kadınların neler yapıp neler yapamayacakları konusunda katı kurallar vardır ve gebeliği önleyici yöntemler yasak olabilir.
  • İffetliğe yüklenen anlam kadının kendi vücudunu incelemesini engelleyebilir ve doktordan bilgi ve yardım istemede son derece zorlanabilir.
  • Cinselliğin günah ve suçla ilişkilendirilmesi mantıklı düşünmeyi engelleyebilecek kadar derin kökler salmış olabilir; bu da çeşitli cinsel zorluklara yol açabilir.
  • Bir başka sorun da, giderek daha açık fikirli yaklaşımların benimsenmesine karşın, hala kadının ve erkeğin şu ya da bu biçimde basmakalıp cinsel rollere uymasının beklenmesidir. Erkeklerin her zaman sevişmeye hazır, çok erkeksi ve yaşamın bütün yönlerini denetim altında tutan güçlü kişiler oldukları varsayılıyor. Öte yandan erkeklerin duyarlı ve duygusal olmaları, içlerinden geçen gizli duygularını kolayca dile getirmeleri beklenmiyor.
  • Kadınlara da şu ya da bu şekilde kadının cinsel organlarının ve cinselliğin ‘kirli’ olduğu ve iyi kızların cinsel ilişki peşinde koşmayacakları ve cinsellikten hoşlanmayacakları mesajı iletiliyor. Erkekler tarafından yanlış anlaşılabileceği ve bunun başını belaya sokabileceği korkusundan kurtulsa bile, çoğu kadın cinsellik konusunda tam olarak kendini ifade etmekte zorlanabilmektedir.
  • Erkek çocukların ve yetişkin erkeklerin mastürbasyon yapması kabul edilse ( hatta beklense) de, genç kızlarda ve yetişkin kadınlarda mastürbasyon ve cinsel fantaziler birer tabu olmaya devam etmektedir.
  • Fört ederken bu çelişik roller ve beklentiler ilişkiye bir başka çeşni katabilir, ama uzun süreli bir ilişkide cinsel doyumun önünde engel oluşturması mümkündür.
  • C,nsel terapi kişilerin ve çiftlerin bu karmaşık kültürel beklentilerle ilgili duygularını ortaya çıkarmalarına olanak vermektedir.

Add Your Comment